Bu sabah hava bulutlu ve rüzgarlıydı. Erkenden uyandım, sonra yeniden daldım. O ara gördüğüm rüyada fırtına ağaçları yere yatıracak kadar şiddetliydi; uykumun arasında rüzgar sesi duymuş olmalıyım.
* Yaren leylek ailesinden epeydir haber vermemiştim size. Biliyor musunuz, yumurtalardan beş tane yavru çıktı ve büyüyorlar. Yuvadan yapılan yayının o kadar çok meraklısı var ve insanlar yuvaya öyle içleri titreyerek bakıyor ki, çok hoş.
Burada Mayıs ayı görüntüleri var. Canınız sıkılınca bakın, ipnotize ediyor insanı, gözlerimi alamıyorum.
** Rüzgarlı rüyadan uyandıktan sonra, havaya baktım, gerçekten gri bulutlar ve şiddetli rüzgar var.
En iyisi yağmur başlamadan pazara gitmek deyip, fırladım, alışverişi yapıp döndüm.
İsabetli karar vermişim, eve döndükten az sonra yağmur indirdi. Uzun süre, hızlıca ama delirmeden yağdı. İyi oldu, tozlar toprağa insin, güller daha çok açsın, Mayıs ayı Mayıs'lığını bilsin.
*** Dün Şermin Yaşar'ın son öykü kitabı Deli Tarla'yı markette görünce, amanın hemen alayım, siparişle uğraşmayayım dedim, aldım. Kitaba adını veren ilk öyküsü Deli Tarla'yı az önce okudum.
Şermin Yaşar'ın öykülerini seviyorum, daha önce yazmıştım sanırım, sevdiğim iki yazar O. Henry ve Sait Faik okur gibi hissediyorum kendimi. Doğal, sade, biraz sürprizli, kadın bakışı yumuşaklığı olan, umut veren...
Dip Not:
Balkondaki zeytinim çiçeklerini açtı.
Geçen sene hem az çiçeklendi, hem meyveye duramadı, üzüldüm.
Oysa önceki sene bir küçük kavanoz zeytin hasat etmiştim.
Bakalım bu senenin ürünü nasıl gelecek?
Zeytin çiçeklerinin altına on sene öncesinde ipodumda çok dinlediğim müziklerden birini ekledim.
Yann Tiersen'in Les Retrouvailles albümünden, La Veillée.
Karşı apartmanın kaldırımında sahibinin diktiği dört tane zeytin ağacı var, pıtırak gibi çiçek açtılar ve mahalleyi polene boyadılar. Balkondan sapsarı sular akıyor yıkayınca. Beni hayli öksürtüp hapşurttu ama olsun varsın. Bizim zeytinler geçen yıl susuz kaldı, pandemiden ilgilenemedik, dalında kaldı minik minik. Bu yıl da hiç bakamadık, bilmiyorum güze ürün verir mi? Funda da zeytin hastası, balkonda saksıda büyüteceğim diye ölüp bitiyor.
YanıtlaSilŞermin Yaşar öykülerini ben de çok beğeniyorum. Kadıncağıza ödül aldı diye twitterde demedik bırakmadılar, üstelik tek bir kitabını bile okumadan. Piyasada isim yapmış bir sürü öykücüyü misliyle geçer. Kadına internet fenomeni deyip çıktılar. Ben "Gelirken ekmek Al"daki öykülere bayılmıştım.
İğnelendim yine ekmekçim, depo ağrı kesici yaptı ve olumlu konuştu, biraz moral yaptım, bakalım zaman ne gösterecek.
Öpüp giderim...
Leylakcığım,
SilFundacığıma selamlarımı söyle,o da bendenmiş. :)
Yıllardır elimde bu zeytin, aldığımda bir karış bile değildi, şimdi belime geliyor. Dört defa saksı değiştirdim. Bundan böyle, umarım, hep yaşayacağı toprağa salacak köklerini. Ortada öyle bir toprak yok tabii ki, sadece öyle olması hayali var. :)
Şermin Yaşar'ı ve instagramdaki sayfasındaki paylaşımlarını, çok samimi buluyorum. Son iki kitabındaki öykülerini severek okudum, bu üçüncüsü de güzel akıyor.
Çok geçmiş olsun, şifa olsun dilerim. :)
Annemden biliyorum, o iğneler yapıldığında acı veriyor, sonrasında çok iyi geliyor. Şimdi hava da düzeliyor, pandeminin de düzünü bir görsek, moralimiz biraz daha yükselecek, eminim. :)
Kucaklıyorum. :)
ben de bugün yağan yağmura sevinenlerdendim tahmin edersin ki :)
YanıtlaSilsabah erken uyanma sonra uyuma günüymüş bugün bir de, kutlu olsun :)
ben şermin yaşar okumadım. bu yaz okunacaklar listesine alayım onu bari. umut dolu öyküler okumak iyi gelecektir eminim. geçenlerde sait faik ödülü kazanmış di mi?
Kutlu olsun şekerim, yine senkron tutturmuşuz, tebrikler. :))
SilEvet evet, Sait Faik ödülünü kazandı ve nedense çekemeyen milletin ağzına sakız oldu. Bence kesinlikle hak edilmiş bir ödül. Geçen sene de aynı ödül için adı geçiyordu.
Anlaşılır bir dille, çok temel doğruları anlatıyor, seviyorum ben. Bu okuduğum 3. öykü kitabı, öncekileri de sevdim. :)