Bugün geceden kalma bir aksiyonumsu durumla başladık güne, Ekmekcikız'da yazısı var.
Neyse, sonrasında annemde kahvaltı bulaşığı esnasında bir de çay bardağı kırılınca, nazar çıkmıştır dedim, rahatladım.
* Bu günün ilk güzelliği, sabah okuduğum ve Goethe'nin söylediği not edilmiş bir söz:
"İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli.
Ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir"
Doğrusu, bu blogda günlük yazma işine kalkıştığımdan beri yaptığım bu diye düşünmeden edemedim.
** Pazar alışverişinden aldıklarımı yerleştirirken yine İş Sanat'ı açtım.
Bu defa, ilk yayını dün akşam yapılan Milli Reasürans Oda Orkestrası'nın konserini dinledim. Şef Hakan Şensoy, solist değerli kemancı kemancı Cihat Aşkın'dı.
Goethe'nin sözünü tutmuş oldum, o kesin.
*** Akşamüstüne doğru bir armağan geldi. Canım Leylak Dalı, bugün seyrettiği ve beğendiği bir Güney Kore filmini (Sinek Kuşu) ben de seyredeyim diye düşünmüş ve hediye göndermiş.
Sağol varol, cancağızım.
Dip Not:
Günün fotoğrafı ikili.
11 Mart 2017'de üniversiteye girişimizin 40. yılı anısına bütün bir gün sınıf arkadaşlarımızla bir arada olmuş ve fakültemizi de ziyaret etmiştik.
İlk fotoğrafta, bizim o vakit "Merkez Bina" dediğimiz resmi adıyla İ.Ü. Rektörlük binası ve önündeki bizim için "heykel" olan yine resmi adıyla Atatürk ve Gençlik anıtı.
İkinci fotoğrafta sırtınızı heykele dönünce uzanan ağaçlı yol, ucunda üniversitemizin sembolü olan büyük kapı görünüyor.
Sinek kuşu güzeldi bayağı oldu izleyeli bende.
YanıtlaSilAh ne güzel! :)
YanıtlaSilBir olumlu referans daha, teşekkür ederim. :)
ne muhteşem bir kampüs...babamın ayak izlerini görecek gibi olurum her gittiğimde...
YanıtlaSilBen 7 kardeşim 4 yaşındaydık, İstanbul'a ilk gelişimizdi. Babam bizi fakültesini görmeye Beyazıt'a götürmüştü. O koca bahçede yürümüştük, Beyazıt kulesine çıkmış, heykelin önünde fotoğraf çektirmiştik. Hatta, sınav sonuçları asılıydı, onlara bakmıştık. Benim de orada üniversite okuyacağımı nereden bilecektik, o tarihte...
SilGününüz çok güzel geçsin :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler sevgili DoDe. :)
SilBugün güzeldi, darısı yarının başına. ;)
Beni de İstanbul üniversitesinden emekli iki arkadaşım götürmüştü ilk kez, bahçeye hayran olmuştum, hatta o muhteşem kapıdaki ofislerden birinde çalışan arkadaşlarına uğramıştık, tanrım o tavan süslemeleri, odanın güzelliği bayılmıştım. Sonra beni binanın damına çıkarıp manzarayı izlettilerdi :) Sonraki gidişimizde Funda'yı da götürdüler sağolsunlar :)
YanıtlaSilRektörlük Binasında bir mavi salon vardır, doktora tezleri orada sunulur. O kadar zarif ve büyüleyicidir ki! :)
SilO zamanlar, öğrenciliğimizde yani, hır gürden etrafa bakamazdık bile. Sonra sonra gözümüz açıldı. Bizim ve İktisat'ın kütüphanelerinin de olduğu arka avlu tarafından Süleymaniye Camii muhteşem görünür. Haliyle, o vakitler onu da görmezdik, ne tuhaf değil mi?