Sabah dışarı çıktım, eve dönerken kahvaltıda yemek üzere simit aldım, kızımın canı kaymak çekmiş, onu da aldım. Kahvaltımızı yaptığımızda kuşluk vakti olmuştu.
Kahvaltı sonrası ikimizi de bir rehavet basmasın mı? Birimiz koltukta, öbürümüz kanepede uyuyakalmışız, sıcak çarptı sanırım.
Öğlen saatlerinde annemle birlikteydim. Bir yandan yemeğini yedi, diğer yandan bana güncel siyasi gelişmeleri anlattı.
Akşamüstüne doğru hava serinlemiştir umuduyla mahallede terzi, yorgancı, market turuna çıktım. İşleri yoluna koydum ama, hava serinlememişti. Eve gelince soğuk sudan geçmek şart oldu.
Karşıya geçince konulu fotoğraf tefrikamız devam ediyor.
Bu defa Karaköy iskelesi yanından Topkapı Sarayına ve Sarayburnu'na bakıyoruz.
İtiraf etmeliyim ki, sizin yazma rutininizi kıskanıyorum. Okuma ve yazma konusunda bir ritm tutturamayan biri olarak, iyi ki varsınız. Her yeniden dediğimde sizi burada bulmak ne güzel.
YanıtlaSilSevgili Evren hoşgeldin ve teşekkür ederim. :)
Silİnadım inat ritminde yazdığımı düşünüyorum bazen. :))
oh mis, hem simit hem kaymak, en sevdiklerim :)
YanıtlaSilBuyur gel diyeceğim de, bitirdik bile. :))
SilBen de ballı kaymak sevenlerdenim. Yoğurdun kaymaklısı dahi tercihimdir. Hele yeni pişmiş sütün kaymağını toplayacaksın, of of :)
YanıtlaSilAh evet ya, iyi süt olacak ve kaynatınca kaymağı toplanabilecek, en güzel lezzet o. :)
Sil