Sabah annemle kahvaltı yaptıktan sonra, güneş varken sahile insem iyi olur düşüncesiyle evden çıktım.
Bu defa yolu biraz uzattım, önce Bostancı'ya indim sonra Çatalçeşme, Suadiye hattında ilerledim.
Gökyüzü pırıl pırıldı, dün geceki dolunayın parlaklığını görünce, bugünün böyle olacağını tahmin etmeliydim.
Dün akşam tam tencere tava eylemi esnasında ay karşımızdaki binanın arkasından yavaşça yükseldi. Önce sapsarı idi, sonra krem renkli oldu.
Bugünlerde Seray Şahiner'in son romanı "Vatan, Millet, Samatya" da elimde. Biraz onu okuyorum, biraz "Bahçede Hayatlar"ı.
Öyle iki farklı dünya ki...
Bu sabah Hümeyra için yapılan "Yıllar Sonra: Hümeyra" başlıklı albümden bir kaç şarkı dinledim. Çok iyi kadın sanatçılar eskiden beri sevdiğimiz Hümeyra şarkılarını yorumluyordu ve çok başarılılardı.
İçlerinden bir tanesi burada, Ayşegül Aldinç, Diber'i söylüyor.
Bugün öğlene doğru Suadiye plajında kürekçiler çalışmaya başlıyorlardı.
Denizin ne kadar durgun olduğuna ve gökyüzünün mavisine bakar mısınız?
Neredeyse bahar...
Senin iki farklı kitabı okurken hissettiklerini (iki farklı dünya) ben de hissettim bugün. Dışarıda bahar, memlekette serin rüzgarlar. Memleketin rüzgarları bitmez ben bahara odaklanmayı seçtim bugün :))
YanıtlaSilBizim rüzgarlar fırtınalar hiç bitmiyor C.ciğim, biraz korunaklı durmak, rüzgar altında kalmaya çalışmak en iyisi. :)
SilBizim buralarda ne tencere ne tava çalan kaldı, unutuluyor hayat gailesinde herkes.
YanıtlaSilÖyle mi? Bizde azimli bir grup var, sesler devam ediyor, şimdilik. :)
Silvatan millet samatya benim de elimde bu aralar. elime alınca akıp gidiyor aslında ama hastalıktan, sosyal medyadan ve okula işlerinden kafamı kaldıramadım ki doğru dürüst...kısmet bu haftaya :)
YanıtlaSilUmarım bu hafta az biraz sakin geçsin Şulem. :)
Sil