Ürdün yapımı bir film izliyordum, sonuna yaklaşmışken bugünü bloga yazmak için ara verdim. Tesadüfen bir arkadaşım da bugün aynı filmi önermişti. Bir kaç gündür izleme listemdeydi film, adı manidar "Erkek Olur İnşallah".
Cannes'te gösterilen ilk Ürdün filmi olan yapımda, Ürdün’de yaşayan 30 yaşındaki Nawal'ın, aniden ölen eşinin mirasından hakkını almak için hem aile baskısıyla hem de erkek çocuk doğurmanın ayrıcalık olduğu ataerkil sistemle kıyasıya mücadeleye girmesi anlatılıyor.
Bizim topluma hiç de yabancı olmayan pek çok unsur sinirimi zıplatıyor, yine de hayranlıkla izliyorum.
Üç senedir Gemlik civarındaki arkadaşımın tanıdığı olan yakın köyde üretim yapan bir aileden zeytinyağı alıyoruz. Her sene bir önceki senenin iki katı fiyat söylüyorlar, bunu söylemeye utanıyoruz diyorlar. Biz de önce aaaa diyoruz, sonra veriyoruz siparişi.
Fakat, ne olacak bu zeytinyağı fiyatları ve zeytinyağı bu kadar değerliyse, neden zeytin ağaçları kesiliyor?
Not:
Cevap vermeniz için sormadım...
Dün Tophane-i Amire'de sergi gezdikten sonra biraz caddenin karşısını seyreyledik,
Üstteki fotoğraf biraz daha sola bakıyor, alttaki daha sağ tarafa hakim,
Sol kenarda Nusretiye camiinin minaresi ağaçların arasından gözüküyor,
Sağ tarafta temizlenip bakılmış Tophane çeşmesi var.
Hiç ürdün yapımı izlemedim. Çok merak ettim. Zeytin fiyatlarından bağımsız her şeye kontrolsüz fiyat ekliyor üreticiler. Akdeniz'de bu sene tam zeytinler çiçek açınca sert yağmurlar yağınca çoğu ağaç zeytin vermedi. İnsanlar mahsulün üçte birini belki daha azını aldılar. Böyle olunca çok fırladı fiyat.
YanıtlaSilBen de izlememiştim, geçende de ilk kez bir Pakistan filmi izledim. İkisi de sarstı ve güzeldi. :)
Silİşte, öyle oldu böyle oldu ve sonunda "zeytinyağlı yiyemem aman" türküsünü söyler olduk!
Tophane çeşmesinin bakımının yapıldığına çok sevindim, cami Galataport'un arkasında kalmış olsa da :) Sondan bir önceki gelişimizde çeşmenin yalağında evsizler yatıyordu...
YanıtlaSilTophane meydanındaki her eser -Galataport'un yüzü suyu hürmetine olsa gerek- pırıl pırıl oldu Leylakcığım. :)
SilOrtada ne nargile kafe, ne yıkık dökük dükkan, ne berduş kaldı.
film çok güzeldi gerçekten. üzerinde konuşuruz bir ara.
YanıtlaSilzeytinyağı aldı başını gidiyor gerçekten. diyecek çok şey var da, susuyoruz işte...
ne çok "gerçekten" yazmışım, gerçekten :P :P
SilGerçekler acıdır Şulem. :))
SilKonuşalım canikom, çok güzel filmdi. :)
Zeytin'in bir sene "var" diğer sene "yok" senesidir, geçen sene kuraklık nedeniyle var senesi olmasına rağmen azdı, bu sene zaten yok senesi.. O nedenle de fiyatlar fırladı. Bizde çok enflasyon olmamasına rağmen, bizdeki zeytinyağı fiyatları da %200 zam aldı, 1lt orta düzey bir zeytin yağına 8 euro'dan az ödemek mümkün değil burada da..
YanıtlaSilÜrdünlü bir arkadaşım olmuştu, onda da görmüştüm bu "erkek çocuk doğurmalıyım" sorununu, doğurdu rahatladı :)) Şimdi anası ağlıyor erkek çocuğun peşinde... Oh olsun :))))
Dediğinde haklısın C.ciğim, bir sene var bir sene az olur zeytin ve buna göre fiyat değişir. Velakin buna rağmen senin 8 Euro dediğin fiyatın bizde neden yaklaşık 12 Euro mertebesinde olduğunu anlamak pek mümkün değil. :((
SilFilmi izleyebilirsen kadıncağızın derdinin neden kaynaklandığını anlayacaksın ve hatta hak vereceksin C.ciğim, eminim. Özetle, anladığım şu, Ürdün'de erkek çocuğun yoksa kadın olarak yok hükmündesin, maalesef.