Sabah gurbet kuşlarıma mesaj atarken "bugün İstanbul ilk kez sizin şehirlerinizden çok daha soğuk" yazmış, anlık hava durumunu görüntüsünü eklemiştim.
Karayel bugün şehrimizin yükseklerine kar getirdi, Karadeniz kıyısına ise şiddetli fırtına. Anadolu Feneri'nde yaşayan bir arkadaşım denizdeki fırtınayı çekmiş, videosunu gördüm, dalgalar mendireği aşıyor. Kaldı ki aynı dalgalar Rumeli Feneri'nde mendireği yıkmış.
Yağmur akşama kadar devam etti bu arada ,toprak ve barajlar için iyi haber. Öğlene doğru, sarınıp giyindim, en üste de kocaman bir yağmurlu/panço giydim bir iki alınacak peşinde mahallede kısa bir tura çıktım. Asfaltın, kaldırımın üstünden süzülüp mazgallara akıp duran yağmur sularına acıdım. Keşke, onları toprağa ulaştıracak bir düzenek kurulmuş olsaydı, keşke arnavut kaldırımlarından vazgeçilmemiş olsaydı, keşke daha çok ağaçlık, bitkisi bol alanımız olsaydı. Belki bundan sonra aklımız başımıza gelir, yağmur sularını denize dökmeden toplamanın bir yolunu bulur muyuz?
Akşamüstü yine bir pardon iki film izledim.
Birincisi Miyazaki'nin ilk dönem filmlerinden 1972 tarihli kısa film Yuki'nin Güneşi idi.
Ardından yine bir Japon filmi izledim; Yönetmen Ryusuke Hamaguchi'nin Oscar ödüllü filmi Drive My Car ile aynı sene çektiği ve Berlin'de Gümüş Ayı ödülü alan diğer filmi Çarkıfelek /Gûzen to sôzô.
Üç bölümlü film, günümüzün insan ilişkileri ve daha çok yalnızlıkları üzerine düşüncelerini sakince anlatıyordu. İlgiyle, keyifle izledim.
Burada, film hakkında bir kritik var, okumak isterseniz.
Günün karayel fırtınasını gösterir hava durumu,
oh ne iyi yapmışsın yürümekle. ben bugünümü evde geçirdim, dizi izledim, yemek yaptım, kışlıkları çıkardım, aylaklık ettim. evde gün geçirmeyi özlemişim netekim. ama gerçekten çok soğuktu. Allah dışarda olanlara yardım etsin...
YanıtlaSilHava buz gibiydi gerçekten, kat kat giyindiğim ve yürüdüğüm için üşümedim gerçi, hareket etmek ısıtıyor. :)
Silİyi yapmışsın Şulem, bazen böyle sakin ev hali çok iyi geliyor. :)