Dün öğleden sonra rüzgarla esip savuran yağmur, gece gök gürültülü, şimşekli hale dönüştü; tam bir ses ve ışık gösterisi oldu, yağdı yağdı...
Öğleden sonra yürüyüşe çıkıp sahile giderken yol boyunca gördüm, özellikle ağaçlar pırıl pırıl olmuş, bütün tozlarını atmış, bütün kuru yapraklar, çam iğneleri yere dökülmüş, tam bir silkelenip temizlenme hali.
Havadaki ağırlık da gitti, sadece hava değil, biz de hafifledik sanki.
Dünden beri Storytel'de Mark Twain'in Adem ile Havva'nın Güncesi öykülerini dinliyorum.
Önceden kimi öyküleri okumuş, kimini belki radyo tiyatrosunda dinlemiştim, şimdi tekrar olsa da yüzüm gülüyor.
Sabah bir piyanist keşfettim, Kanadalı imiş, adı Alexandra Stréliski. Önüme çıkan melodisinin adı Umbra. Dinlemek isterseniz burada.
Bestecisi parça için şöyle diyor "Umbra, gölgenin en karanlık kısmını ifade eder, ancak bu parça oraya biraz ışık katmak için yaratıldı."
Yağmurun ortalıktaki tozu alıp götürmesi hep çok güzel gelir bana, yine öyle olmuş :) Hafta sonu Ankara ise yağacak gibi yapıp , doğru düzgün yağmadı hiç, hevesimiz kursağımızda kaldı
YanıtlaSilAnkara Mayıs'ta çokçok yağmur almıştı, şimdilik su sorunu yoktur umarım, gerçi senin arkandan o tarafa da yağmur geldi sanırım. :)
SilBu defa yağmur tam temizlik yaptı, havda asılı kalan her şeyi indirdi bir güzel. :)
Fırtına sonrası hava harika oluyor zaten, burada da dün aynı şeyler oldu
YanıtlaSilsonra ılık bir yaz günü gibiydi. şimdide sakin bir yağmur yağıyor..
Hava öyle berraktı ki, bizim taraftan sizin kıyılar gözüküyordu. Şimdi fotoğrafı büyütüp baktım, gerçekten öyle. :)
Sil