Eve dönüp kahvaltımızı hazırladık, çaylar içildi, karnımız doydu, yola çıkmaya hazırız.
** Yakaköy'deki Dibeklihan'a gidiyoruz. Burası içinde müzesi, sergi ve konferans salonları, lokanta, kafe olan bir kültür sanat merkezi. Merkez deyince aklınıza beton blok gelmesin lütfen, bir yamaca yerel kayrak taşları kullanılarak yapılan taş binalar oturtulmuş, ağaçları korunmuş, yeni bitkiler dikilmiş, hayran kalınası bir mekandayız.
Dört güzel sergi gezdik, Rıfat Koçak'ın metal heykellerine ve Ekrem Şahin'in dronla çekilmiş göl fotoğraflarına hayran kaldık.
Yorulunca koca bir meşenin altında oturup kahvelerimizi içtik, sohbete devam ettik.
Acıkınca yemeğimizi yedik ve artık yolcu yolunda gerek diyerek evlerimize döndük.
*** Akşamüstünün altın saatlerinde sahile indim, güneşi uyumaya gönderip ayın doğuşunu selamladım.
Plajdan ayrılmadan hemen önce günün güzelini selamladım; endemik kum zambakları...
Dip Not:
Dibeklihan'ın sergi salonlarından birinden dış mekana bakış,
Bodrum'da Zai'den sonra en sevdiğim ikinci mekan olmuştu, umarım bir gün birlikte gitmek de kısmet olur, diyorum ama pek de umudum yok :)))
YanıtlaSilOlacak elbet bir gün Leylağım, her daim umutlu olmakta fayda var.:)
Silay ne güzelmiş, bayıldım fotoğrafa
YanıtlaSilÇok güzel bir mekan, sonra daha ayrıntılı anlatmaya çalışacağım. :)
Sil