* Bugün bizim sahilden ayrılıp Akyarlar'a doğru uzandım. Arkadaşlarım N. ve G. ye misafirliğe gittim.
Evlerinin bahçesinde kimi saksıda kimi askıda kimi toprakta seksendört çeşit bitki, çiçek, ağaç, meyve yetiştirmeyi başaran arkadaşlarımın anlattıklarını merakla dinledim, bitkileri gıpta ederek seyrettim.
** Üstteki hodan otunun çiçeği, nasıl güzel renkler değil mi?
Sadece bu değil, kırmızı begonviller, sapsarı katırtırnakları, mis kokulu hanımelleri, parmaklarımız kıpkırmızı olana dek yemekten kendimizi alamadığımız karadutlar...
*** Kırmızı begonvili göstermemek olmazdı, bugünlük blogumuz her güne üç fotoğraf oldu.
Haliyle herşey yolunda herşey mükemmel dersem, bulunduğumuz coğrafyanın genetik kodlarına aykırı düşmüş olurum.
Üç senedir döşenmesi bitmeyen su ve kanalizasyon boruları, delik deşik yollar, inşaat mevsimi yasağının başlamasına iki gün kala vızır vızır işleyen damperli kamyonlar... Var daha bir çok şey ya, bugünlük bu kadar olsun.
Ben şimdi arkadaşımın bahçesinden topladığı tazecik marulla yaptığım salatayı tabağıma alıp, bahçeye karşı oturayım bi yol...
O tarafa bakmayacağız, yoksa ohooo yolun başından ortasına dek 40 tane ters giden iş sayabilirim sana. Ama biz kırmızı begonviler, o muhteşem hodan otuna, kıvırcığın tadına odaklanacağız :) Zaten en iyi yaptığımız şey de bu değil mi sevgili Ekmekçi Kız?! <3
YanıtlaSilÖyle de C.ciğim, insan zaman zaman "ben ne için çaba harcıyorum" demekten kendini alıkoyamıyor. :(
Silepeydir bakamıyordum bloglara, bu arada Bodrum'a gitmişsiniz, ne kadar güzel. Yaz ve yazlık hallerini özledik.
YanıtlaSilGittim, bir hafta kaldım ve döndüm. Şimdilik bu kadar iznim. :))
Silhodan otunu bilmediğim gibi çiçeğini de ilk kez gördüm. bu güzellikten habersiz yaşadığım için ne ayıp bana!
YanıtlaSilHiç ayıp değil canım. Emekli olup bahçe başında oturur ve mevsim geçişlerini izlersen, sen de tüm otu nebatı tanırsın, eminim. :)
SilBen de arkadaşımdan öğrendim. :))