Bugün ilginçti hava, önce bulutların arasından biraz güneş süzülür gibiydi, ardından sis geliverdi, yetmedi incecikten bir yağmur tutturdu, derken sakin bulutlu havayla günü bitirdik.
* Sabah ağırdan aldım, kahvaltı sonrası keyif çayımı içerken onikiyi geçmişti, yarımdı belki. Biraz müzik dinledim, Leylakcığımın gönderdiği MUBİ'den hediye ettiği "Çatlak" filmini izlemeye niyetlendim, araya ufak tefek bir iki iş girdi, sonraya erteledim. Kalan zamanda blog mahallesini dolaştım, arkadaşlara yeni yıl selamı verdim.
** Baktım yağmur durdu, hava sakin, yola çıkayım biraz da orada salınayım dedim. Sokaklar blog mahallesi gibi değil haliyle, maskeyle filan yürüyoruz, tanıdık kimseyi görmek ne mümkün?!
Caddeye doğru inecektim, aklım dedi ki "pazar gününün tembel kalabalığı basmıştır oraları, mahallenin dış çeperleriyle idare et bugün", sözüne uydum.
Yılbaşı günü hazırlanırken son anda oje sürmeye kalkınca evdeki ojelerin kahir ekseriyetinin yoğurt kıvamına geldiğini ve evde aseton kalmadığını görmüştüm. Yolda önüme bu eksikleri giderebileceğim dükkan çıkınca alışverişimi yaptım, eve döndüğümde kullanılmadığı için taşlamış olanları atıp, aldığım üç değişik rengi gururla onların yerine yerleştirdim.
*** Akşamüstünün en sevdiğim faaliyeti oturup bir bölüm Downton Abbey izlemek, 3. sezonun 5. bölümüne geldim. Araya başka film ya da dizi de alamıyorum, sardırdım gidiyorum. Oysa Cem Yılmaz'ın son gösterisine bakayım diyordum, henüz Yeşilçam'ı bitiremedim, şu meşhur Don't Look Up var, filan falan...
* Avukatlığı aklına geldi yine "kahir ekseriyet" neymiş diyorsanız, cevap veriyorum "ezici çoğunluk".
Dip Not:
Seray Şahiner'in bir önceki kitabı Kul'u okumuştum,
Antabus'tan yapılan Nihal Yalçın'ın harikalar yarattığı tek kişilik oyunu izlemiştim,
Dün gece Ülker Abla'ya başladım, akıp gidiyor, anlatırım sonra.
Hahaha Sevin, kâhir ekseriyeti okuyunca, yahu bu lafı ancak avukat Sevin'le, benim gibi Arapça, Farsça kelimelere bayılanlar kullanır, gençler bunun ne olduğunu anlamayabilir demiştim ki dipnotu gördüm :))))
YanıtlaSilFilm hayli güzel, 1,5 saatlik bir dizi arası verip izlemeni tavsiye ederim gösterimden kalkmadan. Baba rolündeki oyuncu resmen döktürmüş ve diyaloglar çok iyi.
Ojelerini güle güle kullan, ben de yazın yenilemiştim gelirken getirdim. Yves Rocher kullanıyorum ben, onlar diğerlerine göre biraz daha dayanıklı, hemen katılaşmıyorlar.
Bugün Cem Yılmaz'ı izledim ben de, nötr durumdayım ama bazı esprilerine çok güldüm diyebilirim.
Sevgiler...
Oohhhooo! Ben kendimi tutmasam neler yazarım, dilime neler geliyor da... :))
SilYok yok, bu defa filmi izleyeceğim, merak ediyordum zaten. :)
Haklısın onlar biraz daha dayanıklı ama, az kullanınca hepsi nihayetinde yoğurt oluyor, sürülemiyor. :))
Sevgiler benden de. :)
garipti hava tüm gün gerçekten de. ben sevdiklerimi uğurlamış olmamın verdiği meymenetsiz ruh halimin yansıması diye yorumladım havayı doğrusu!
YanıtlaSildowntown abbey'e sardırdın iyice. tamam tamam, ben de başlayacağım en kısa zamanda :)
Yaa, eve döndükten sonra gördüm yazını. :(
SilDışarı çıktığımda sana epey yakın geldim aslında, bir aklımdan da geçti uğrasam diye. Sonra misafirin var, programınız var diye caydım. Gelsem efkârını dağıtırmışım bak. Allah kavuştursun canım. :)
İngiliz dizisi seviyorum ben, geçen sene Doc Martin'e de o sebeple meftun olmuştum. ;)
Ben de Ülker Abla'yı okuyorum bu ara. Bir iki güne biter gibi.
YanıtlaSilBursa'da yağışlı olmayan sisli ıslak bir güne uyandık. Öyle soğuktu ki, muhtemelen Uludağ'a kar yağmıştır.
Bu saatlerde ise gökyüzünde bir yerde, umut olacak kadar bir parlaklık var, sanki güneş yüzünü gösterecek gibi :) Sevgiler.
Ülker Abla'nın iç sesinin monologları öyle akıcı ki, kitabı o hızla okuyorum sanki, bana öyle geliyor. :))
SilBugün İstanbul'da da şıkır şıkır bir güneş var, şanslıyız. :)
Ne tatlı yazıyorsun, neşeleniyorum okurken, kahir ekseriyete bir de gururla yerine konulan ojelere çok güldüm :)
YanıtlaSilSerpilciğim,
SilSenin de böyle hoş sözler yazman beni neşelendiriyor, iyi ki varsın. :)