27 Ağustos Cuma

 Bugün hava sıcaktı ve buna rağmen yılmadık ve "uzun zaman aradan sonra ilk kez yapılan işler" günü projemizi yürütebildik.

* Cuma sabahın olmazsa olmazı pazar alışverişini bir acele hallettikten sonra, toparlandık ve kuşluk vakti kızımla birlikte karşı kıyıya doğru yola çıktık. Yolda trafiğin henüz azalmadığını görünce dönüşe bıraktığımız işi öne aldık ve Akasya'ya yöneldik. Kızımın yeni okul senesi için ihtiyaç duyduğu bir iki alışverişi işini hallettik. Böylece geçen sene bizim mahalledeki butik AVM'den sonra ilk kez gerçek bir AVM'de bulunmuş oldum.

** Taksim'deki işler için Sıraselviler'deki eski tanıdık otoparka arabayı bırakıp, beton cangılı halindeki meydana bir selam verdik, kızıma AKM'nin neredeyse bitmiş inşaatını gösterdim. Binanın eskisine benzerliği nedeniyle mutlu olduk. 

Sonra ben banka işlerimi yaparken kızım Elmadağ'a doğru yürüyüp okuluna bir selam verip döndü. Gözlükçüdeki işimizi bitirip, karnımızın açlığını hatırlayınca, kaç zamandır aklımızda olan Hayvore'ye yollandık. Yine bir ilk; iki senedir ilk kez Hayvore'de yemek yedik, lezzetler yine damak çatlatıyordu. Karalahana sarması, hamsili kaygana, az kuru az pilav derken üstüne bir de fırın sütlaç paylaştık, tam oldu. Yok yok tam olmadı, eksik oldu, çünkü, şefimiz hesabımızı öderken bize birer porsiyon da aşure sardı, ikram olarak. Daha ne olsun?

Hayvore nedir diyorsanız, Lazca "buradayım" anlamına geliyormuş. Adının hakkıyla yılardır var olan mekanla ilgili başka bilgiler için, sizi eski bir yazıma yönlendireyim.

*** Dün akşam annemle TV kanalları arasında gezinirken TRT Müzik'te İncesaz konserine denk geldik. İncesaz'ın ekibinde yakınlarda değişiklik oldu, yeni solist, yeni kemençeci derken, ekibin eski ruhu devam ediyor. Bu sayede keyifli bir konser dinledik. 

İzlediğimiz konserin kaydını bulamadım, ancak, yine yeniden seslendirdikleri eski bir şarkılarını buraya eklemek istedim; Kalbimdeki Deniz. 

Dip Not:

Hayvore'de yemek üstüne ikram edilen, tam tadında bir ufak bardak çay, Tirebolu'dan.