Bugün sıcak denecek kadar ılık bir gündü. Yarın soğuk ve yağmurlu bir gün bizi bekliyor(muş).
* Dün gece Leylak'cığımın hediye olarak gönderdiği bir MUBİ filmini, " Prensim / Mon Roi " izledim.
Film 2016'da gösterime girmiş, farkında bile değilim atlamışım. Güzel bir film izledim, kimilerine biraz uzun gelse de ben bunu fark etmedim, film aktı gitti.
Prensim (aslında Kralım olmalıydı), tam Fransız usulü bir aşk filmi; gel giti bol, heyecanlı anlar ve depresif hale geçişlerle dolu. Narsist bir adam ve ona deli gibi aşık kadının hikayesini anlatıyor, dersem fazla basite indirgemiş gibi olacağım. İyisi mi, size sinema yazarı rahmetli Cüneyt Cebenoyan'ın filmin gösterildiği tarihte yazdığı yazısının linkini bırakayım, uzmanı anlatsın.
Filmin başlarında bir yerde, bir psikolog veya doktor, bir kaza sonucu dizi kırılan birisiyle konuşuyor. Diyor ki; "Popüler psikoloji deyip geçmezsen, şunu okuyayım sana. 'Diz, bırakabilme, teslim olma ve hatta geri çekilme kapasitesini simgeler. Çünkü, sadece geriye doğru bükülmeye izin veren tek bağlantı yeridir. Dizdeki acı, o insanın hayatındaki bir acıyı kabullenmekte zorlandığına işaret eder ve iyileşme de ruhsal iyileşmeyle paralel gerçekleşir' "
İçimizde biriktirdiğimiz çeşitli acıların, bedenimizde türlü sıkıntılara neden olduğunu gözlediğim, yaşadığım için belki de, bu konuşma ilgimi çekti.
Bir de filmin sonundaki birbirine bakmadan birbirini gören çift sahnesi, pek çok duyguyu sözsüz özetliyordu.
** You-Tube'da Fazıl Say'ın kanalında Türk Bestecileri Kayıt Projesi başlığı altında Muammer Sun'un bir kaç eserini dinledim.
Fazıl Say çok değerli işler yapıyor, bu proje de onlardan biri. İçlerinden Ağıt'ı şuraya aktarıyorum, devamında diğerlerini de bulabilirsiniz sanırım.
*** Evdeki işler öğleden sonra ancak bitti. Bir yandan hava şurup gibiyken kaçırmak istemiyorum, diğer yandan arayıp konuşmak istediğim bir kaç arkadaşım var.
Sonunda çareyi tenha sokaklarda yürürken, bir yandan da telefonla konuşup hatır sormakta buldum. İyi oldu.
Dip Not:
Bugünkü yürüyüşün bonusu, tomurcuk dolu bir erguvan ağacının dalı.
Ağacı gördüğümde telefondaydım, konuşma bitene dek altında durdum, bir güzel seyrettim.
Cüneyt Cebeneyon deyince sen bir "ah" çektim...Ah...İzleyeceğim bu filmi. bir de ne çok film var izlenecek ve ne kadar az vakit :(
YanıtlaSilDoğrusu her yeni film ve kitap için, ne çoklar ve vakit ne az diyorum, ben de. Olduğu kadar artık. :)
SilBu blog bana mutluluk veriyor. Günlük okumayı çok severim. Her gün günlük tadında yazman ve önerilerin çok hoş. Teşekkürler.
YanıtlaSilBlogun size mutluluk vermesi ne güzel. Biraz da okuyanlara ilham olmasını arzu ederek başlamıştım, sevindim buna. :)
Silbende artık telefon konuşmaları mı sahilde yürüyüş yaparken yapmaya çalışıyorum , bir taşla iki kuş misali :)
YanıtlaSilGerçi, konuşurken ses biraz boğuk çıkıyor, maskeli maskeli ama, olsun. :)
SilDoktorun dediği şey ilgimi çekti, bu konuyla ilgili bir şeyler var sanırım, daha önce duyduğumu anımsıyorum ama nasıldı işte sorun orada :)) Ben google amcama bir başvurayım en iyisi :)
YanıtlaSilŞebnemciğim,
SilFizyolojik rahatsızlıkların temelinde psikolojik sorunların yatabildiği konusunda çeşitli araştırmalar var(mış), bunlardan tesbit edilenler de var. Burada söylenen, bir kazanın bile psikolojik temelli olabileceği. Film, bir şekilde bu düşünce üzerine kurulmuş.
Filmi izlemeye gidiyorum sağol.
YanıtlaSilİzleme keyfi diliyorum. :)
SilSon sahne beni de çok etkiledi. Ne yaparsan yap aşk bitmiyor mu diye yorumlayım, yoksa kurtuldum şundan şükür mü diyor diye yorumlayım bilemedim ama birinci şık daha baskın geldi. Acaba diyorum benim dizler de birşeyleri protesto ediyor, filmi izlerken de düşündüm bunu ve dedim ki ah şu kadının dizlerine yaptıklarını benimkilere de yapsalar. iki gündür yine çok zorluyor beni, 2. prp nin etkisi midir bilemedim ama bıktığım kesin. Bugün de şu Netflix'deki "Kapı"yı izledim Süryanileri anlatıyor diye başladım ama sona doğru biraz zorlama gibi geldi...
YanıtlaSilTam olarak ben de o ikilimde kaldım ve ben de oyumu birinciden yana kullandım. Ama sanki bu defa, hastalıktan kurtulmuş, kabullenmiş bir aşk. (?)
SilSenin dizlerin daha çok belki biraz kötü kullanımdan dolayı çabuk yıpranmışlar bence. (Böyle de teşhis koyarım işte, uzaktan.) :))
Müdahale yapılması zorlanmasına sebep olmuştur, fizik tedavide de öyle oluyor ya. Geçmişler olsun. :)