Dün gece yatağa giderken bu gün neler yapacağımı düşünce bir an bunaldım.
Sonra kendime "aman ya, boşgeç, yaparsan yaparsın, yapamadığın kalır" dedim, sırtımı pıtpıtladım ve de bi güzel uyudum, çok şükür.
* Sabah erken ve dinlenmiş uyanınca dün gece aklımdan geçen işlere sırayla başladım.
Yatağımın nevresimini çarşafını değiştirdim, duş yaptım, saçımı kuruttum.
Oğluma kahvaltı hazırladım ( kendisi üretim sektöründe çalışanlardan, o nedenle kapanmada izinli çalışanlardan olacak) sonra anneme kahvaltı hazırlamak üzere yukarı çıktım.
O sırada iki haftadan sonra yardımcım S. gelmiş ve temizliğe girişmişti bile.
** Kardeşim aradı, "çıktım yoldayım, hazır mısınız, az sonra tamamdır" konuşmaları yaptık.
Saat 10:40'da apartmanın kapısından yola çıktık, iki defa sol yapınca o da ne?! Pazar kurulmuş!
Normalinde cuma günleri olan pazarımız bugüne alınmış. Çok sevindim, "dönünce bi koşu gidip ne bulursam alayım bari, iyi oldu bu".
Sabahın o saatinde acayip trafik vardı, Fenerbahçe'ye ulaşmak neredeyse 50 dakika sürdü, normal trafikte 15-20 dakikadır oysa.
Park sakindi. Otoparktan çıkıp Romantika'yı geçtikten sonra, annemi dinlenmesi için bir banka oturttuk, kardeşim ve ben canım ağacımı görmek amacıyla arka tarafa seyirttik. Tam tahmin ettiğim gibi henüz açmamıştı.
Tamamen atmasyon bir kişisel gözlem olarak not edeyim; bir erguvan ağacı ne kadar gün görmüş geçirmiş ise, o kadar geç açıyor, biraz ılık havayı görünce hemen açılmaya başlayanlar genellikle genç ağaçlar. Benimkinin iki ana kolu fırtınaya kurban gitti, o nedenle eskisi kadar görkemli görünmüyor ya, olsun varsın. Gövdesinin kalan kısmındaki yaşam bilgilerini etrafında çıkmaya başlayan genç sürgünlere de aktarıyor olmalı ki, hepsi biraz daha sıcak havayı bekliyorlar.
Umarım, yarın başlayacak kapanma bittiğinde onun çiçekli halini birazcık da olsa görebilirim.
Diğer erguvan ağaçlarını da gözleyerek sahile bakan bir banka yerleştik, güzelim bahar havasının tadını çıkardık bir süre.
Annemin izin saatinin dolması yaklaşırken kalkıp eve doğru yola çıktık. Bu defa trafik ağlatmadı bizi, rahatça eve ulaştık.
*** Sonraki aşamada koşarak pazara gittim. Sabahkinin benzeri yeni bir şaşkınlık daha yaşadım.
Meğer pazar öğleden sonra kapanıyormuş, pazarcılara izin haberi dün gelmiş ve halde az mal bulabilmişler, marketler stok yapmışmış, sabah getirdikleri bu saate dek neredeyse bitmiş.
Bulabildiğim kadarıyla meyve, sebze aldım, eve getirip ayıklayıp, yerleştirdim.
Akşama hazır yemeğin yanına eşlik eder niyetiyle komposto pişirdim.
Şimdi buraya günün güzellerini yazıyorum.
Akşama zoomda bir konferans izleyeceğim.
Bir güne epey iş sığıştırdım, aferin bana.
Dip Not:
Bugün parktaki genç erguvanlardan birisi, size sevgilerini iletiyor.
Arı gibisin ne güzel! Erguvanlar patlamak üzere burada da, mavi gökyüzünü yakalayabilirsem ben de fotoğrafını çekeyim! Yoksa bahar yaşanmamışçasına geçecek bitecek..
YanıtlaSilAhh! İşte asıl konu "baharın yaşanmamışcasına geçecek" olması. Geçen sene öyle oldu, bu sene de öyle gözüküyor...
Silİsterim valla, erguvan olsun da fotoğrafa da razıyım. :)
iyi gitmişsiniz yine vallahi. trafik çok kötüydü burada. tabi bir de pazar da vardı bizim burada ya onun da etkisi olmuştur. fenerbahçe parkı yine güzeldi di mi? aklım kalıyor benim de...iyi yapmışsınız
YanıtlaSilFenerbahçe parkı geçen seneden daha güzel geldi bana. :)
SilGeçen sene bu zamanlar parklar kapalıydı ya, Elvan'la kaçak girmiştik arka taraftan, pek hüzünlüydü. Bu sene daha bakımlı olmuş.
Trafiği hiç sorma, iç kıyıcıydı giderken, neyse ki dönüşte trafiksiz taraftan geldik.
bugun trafikle bogusan tek ben degilmisim doktor randevum olmasa asla yola cikmazdim ama ... sevgiler
YanıtlaSilGeçmiş olsun, umarım herşey yolundadır.:)
SilBizimki biraz keyfe keder bir dışarı çıkış oldu. Annemi on günde bir tercihen deniz kıyısına götürüp hava alması amacımız, kapanma öncesi trafiğine takılışımız ondan.
Dilerim bir dahaki baharı yaşayabiliriz şu uğursuz virüsü uğurlayıp (pek aklım kesmiyor, hele de bizim memlekette ama yine de ağzımı hayra açayım). Sonra sen Antalya'ya gelirsin, Falez Park'a götürürüm seni, coşmuş ağaçları, doğayı seyredip denize karşı yapamadıklarımızın acısını çıkarırız. Dinimiz amin...
YanıtlaSilBen Antalya'ya geleceğim, Falez Parkı'na götüreceksin beni, ağaçları denizi izleyip, sohbet edeceğiz, Leylakcığım. Olacak. :)
SilSelam baharı yıllarca kaçırdık. Farkında bile değildik. Günlük olağan halleri. Ne zaman ki yasaklandı. Ne zaman ki biz büyüdük, ne zamanki hayatın gaillerinin önüne geçti. Meğer biz kaçırdığımız baharların telaşına düştük. Bizim elimizde kayıp gidenlerin acısını daha önce kaçan baharlar dan alamadık. Şimdi açan çiçek kuruyan ağaç meğer bizim dünüöüzmüş. Yeni baharlar gelecek. Sevgiler.
YanıtlaSilDoğru, insan çalışırken mevsim geçişlerini kaçırabiliyor.
SilGerçi, İstanbul bu konuda pek mahir, özellikle bahar mevsimini insanın gözüne gözüne sokar, hiç acımadan. :))
Yine baharlar gelecek, evet. :)
her trafiğe çıkışta İstanbul'dan kaçmak isteğim coşuyor. Birde şimdi okullar falan kapalı, servisler yok piyasa da normale dönünce tam bir keşmekeş olacak ortalık:(
YanıtlaSilEskiden tatile giderken İstanbul'a özleyerek dönerdim. Trafik içinden çıkılmaz olalı beri, giderken bile dönüş trafiğini düşünüyor insan, haklısın. :)
Sil