Bugün tam sitte-i sevr günü oldu. Düne göre oldukça serin ve az da olsa yağmurlu bir hava vardı.
Hıdırellez'in hemen öncesindeki son soğuk günlere, boğa burcunun ilk günlerinde yer aldığı için boğa soğukları (sitte-i sevr) deniyor.
* Ailemiz için günün önemli olayı, yeğenimin doğum günüydü. Son bir senedir olduğu gibi yine ayrı evlerde kutlama yaptık.
Pasta kesme seramonisinde zoomdan bağlanıp, iyi ki doğdun şarkısı söyledik. Böylesi hiç yoktan iyi kabul ediyorum, sarılmanın kucaklaşmanın yerini tutmasa da...
** Daha dünkü yazımda Didem Madak'ın "Grapon Kağıtları" kitabını naif bulduğumu yazmıştım, Sen misin yazan?!
Bu sabah okuduğum şiir bana sözümü geri aldırdı bile.
"Şimdiden Bir Hatırasın" şiirin başlığı, "Mektup Aşklarına" yazıyor başlık altında, devam ediyor:
"Şimdiden bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Rüzgar çanısın, rüzgarın diline dolanırsın
Ne bir şarkısın,
ne de dillerde nağme adın
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın
Günler izmarit diplerinde biriksin
O zaman mutlaka bir trenle gelirsin
Köpüklerdensin, mavisin, sakinsin
istesen suyun tenine bitişirsin
ellerimi bıraktım, artık bunu sana yazsın
İçimde iki yaşlı balık varsa,
İçimde biri pulsuz, iki balık varsa
Biri sensen, gelirsen ve yok edersen
Bunu yazmak istiyorum sana
Sonra postalamak istiyorum
Pulsuz bir zarfla
Hiçbir mektup artık ikna etmiyor beni hayata
Bu kırmızı oyalarla saçlarımda
Beyaz bir tülbent gibi kalırsam
tenimde, süzemediğim tortularla
Gün olur sararırsa sayfalarda
Bıraktım ellerimi, sana bunu yazsın
Şimdiden bir hatırasın
Kırık kalplerle süslü bir sayfaysan
Camsan, saydamsam, beni kırarsan
Simlerimle sevişirim seninle
O süslü sayfaların üzerinde
İçimde iki mutlu yıl varsa,
İçimde biri simli iki kadın varsa
Sen, gelirsen ve yok edersen
Bunu yazmak istiyorum sana
sonra postalamak istiyorum
Simli bir yılbaşı kartıyla
Hiçbir mektup artık beni, ikna etmiyor hayata
Şimdiden bir hatırasın
Açmışsa bir sardunya saksıda
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Bıraktım ellerimi, artık sana bunu yazsın
mektuplar postaya takılırsa...
Ey aşk sen
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın."
*** Bu yazacağım hiç güzel değil, Maria Ilva Biolcati dün 82 yaşında hayata veda etti.
Maria Ilva Biolcati, tanıdığımız adıyla Milva, ünlü İtalyan şarkıcı, La Rossa'yı, Bella Ciao'ı söyleyişini unutamayacağımız kadın.
Burada 1992 yılında La Rossa'yı söylerken dinleyebilirsiniz.
Dip Not:
Öğlene doğru yağmur tek tük atıştırırken Salkım Kooperatifine kadar gidip yumurta alıp döndüm.
Arka sokaktan Pastry Bakery'nin önünden geçecekken, yan taraftaki çocuk yuvasının alçak damından sarkan mor salkımlara bakakaldım.
Birlikte bakalım buyrunuz.
Milva videosunun başına prenses Caroline mi vardı, bana mı öyle geldi?
YanıtlaSilBen bu yıl baharı temelli kaçırdım, 2 blok ötedeki aparmanın önündeki mor salkımları balkondan minimal boyutta gördüm, daha da başka bişi görmedim. Az evvel Zeynep Altıok Akatlı ile yazıştık. Onun Urla'daki evinin bahçesinde salkım salkım açmışlar. Likör mü, reçel mi muhabbeti yaptık, sonrasında yanında oturup kahve içmeye karar verdik pandemi biterse :) Umut da fakirin ekmeği işte :) Bizim Antalya Müzesi'nin bahçesinde bir çardak var, tam bu mevsimde tepemize sarkar o mor salkımlar, nasıl severim o eflatun loşlukta oturmayı, lanet pandemi her şeye engel, yanına bir de diz sorunu aldı, manyak etti beni :(
Haklısın, Caroline'e çok benziyen bir kadın var, ama sanırım değil. :)
SilDizlerin seni pandemiden daha çok yordu, sanki. Dışarı çıkıp, açık alanda hiç değilse, yürüyebilsen, baharın geldiğini yaşasan, belki daha az bunalırdın. :(
Gelecek bahara, umudumuz...
Yeğene mutlu yıllar efendim :) şansı bol, karşısına çıkan insanlar hep güzel olsun :)
YanıtlaSildidem madak'ın bu şiiri benim en sevdiklerimden. ne kadar güçlü değil mi?
seni mor salkımlara götüren güzergah gülümsetti beni. alemsin :)
Teşekkürler Şulem, amin diyeyim. :)
SilBu şiire gelene dek Grapon Kağıtlarını hafifsemiştim, sonra caydım düşüncemden.
Sen anladın benim mor salkımlarımı. :))