Bugün güneş şıkır şıkır yine.
İnsanlar artık kendilerini zincirle bağlanmış gibi hissediyor sanırım. O nedenle özellikle güneşli havada sokağa çıkma kısıtlaması filan dinleyen yok. Öğleden sonra bir ara devriye gezen polis aracından, "sokağa çıkma yasağına uyunuz, evinize dönünüz" anonsu yapıldığını duydum. Apartman ahalisi de bahçede ayrık nizamda maskeyle oturuyordu.
* Günün ilk güzelliği dün geceden kalma, TRT 2'de izlediğim bir Ken Loach filmi: Hayata Çalım At / Looking for Eric.
Filmi ikinci izleyişim, aradan geçen 11 yılda filmin aklımdan çıkmadığını söylersem doğru olmaz. Ancak, filmin bende bıraktığı iyi duyguyu hatırlıyorum. İkinci defa yine keyif alarak izledim, filmden sonra Alin Taşçıyan ve Mehmet Açar'ın sohbetleri aldığım tadı artırdı.
Buraya, film hakkında 11 yıl önce yazdığım yazıyı bırakayım, ilginizi çekebilir.
** Sabah bir anısına bildirimi geldi, baktım ve hemen dinledim, Ferhan Şensoy bir Ülkü Tamer şiirini seslendiriyordu.
Güzel bir şiir dinlemek isterseniz burada.
*** Öğleden sonranın sanat etkinliği Hollanda Kraliyet Orkestrası'nın The Four Seasons - Vivaldi / Piazzola konseriydi. Gönül isterdi ki, bir konser salonunda dinleyelim. Gel gör ki, televizyon başında izlemekle yetindim.
Dip Not:
Konserden önceydi, annemin talimatı uyarınca ayva soydum, rendeledim.
Sonra annem bir tencere rendelenmiş ayvayı marmelat haline getirdi.
Konser her türlü verimli geçti diyebilirim
.
Keyifli bir gün iyi hafta sonları...
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
SilDün yaşgünüydü ya ülkü tamer'in murat meriç de anmıştı, biz de sabah sabah "güneş topla benim için"le anmıştık şairi :) nurlarda yatsın...
YanıtlaSilEvet öyleymiş, nurlarda yatsın gerçekten. :)
SilDün okuduğum bir yazıdan öğrendim, Tomris Uyar ve Ülkü Tamer çok genç yaşta evlenmişler ve bir çocukları olmuş. Sonra o bebeği kaybetmişler. O genç yaşta ne büyük üzüntü her ikisi için de. :((