Komik ve saçma bir şey oldu, bugün.
Bir ay kadar önce yatağımın ön ayaklarından bir tanesinin adeta bazanın içine doğru göçmüş olduğunu fark ettim. Off! Bunu da kim tamir eder, nasıl yapılır filan derken eğrisi doğrusuna denk geldi. Bugün annemin yeni alınan yatağıyla ilgili şikayetini dinlemek, anlamak üzere gelen servis elemanı bu sorunumu beş dakikada çözdü.
Gerçekten! Olana inanamamış durumdayım, halen daha.
Meğer o içine göçtü sandığım ayak, muhtemelen tee yatak ilk alındığında -ki kaç sene oldu unuttum- montaj yapılırken kısa boyda takılmış. Zaman içinde etrafındaki muhafaza kırıldığı için, boyu iyice kısalmış.
Biliyorum, böyle anlatınca saçma ve anlamsız geliyor ama o ayağı saklıyorum, kanıt olarak.
Ya da birisi bana komplo kurmak istedi ve yatağın ayağını değiştirdi. Bakın bu versiyon iyice saçma oldu, değil mi?
Neyse, uzun olması gereken yere kısa ayak takan her kimse, bir beşinci ayağı da nedense (bu günleri düşündü, herhalde) yatağın yan ortasında bir yere takmış(mış). Bugün gelen servis elemanı yatağı kaldırdı, bu durumu keşfetti ve şimdiki halde atıl durumda olan 5. ayağı kısa kalan 4. ayak yerine taktı ve sorun çözümlendi; yatak birbirine eşit boyda dört ayak üzerinde durur hale geldi.
Yani, umarım doğru çözüm buydu.
Komik ve saçma, buna denmez de neye denir?
4 Kasım 2021'de bizim ilk dönem blog kızlarıyla (neredeyse öz blog kızları diyeceğim, yenilere ayıp olmazsa) hayattan bir pandemi molası almış ve Moda'da çay bahçesinde buluşmuştuk.Ah, ne gülmüş eğlenmiştik, bir yandan da üst üste çaylar içmiştik, çay tabakları biriktirmiştik.
Bu sonbahar kırmızıları o gün çektiğim fotoğraflardanmış, bugün karşıma çıkınca o günü anmadan geçemedim.