24 Kasım 2025 Pazartesi

24 Kasım Pazartesi

Sabaha karşı yağmur sesini duydum uykumun arasında, ohh dedim. 
Uyandığımda kardeşimin dün gece eve vakitli ulaştıklarına dair mesajını gördüm, sevindim.

Yataktan kalkarken ağzımdaki madeni tat canımı sıktı, iki haftadır süren antibiyotik tedavisinin etkilerini fazlaca hissediyorum, son kertede vücudum biraz yoruldu. 
Neyse, az kaldı antibiyotik bitiyor diyerek kendime cesaret verdim, ilaçları aldım, kahvaltımı yaptım.

Öğlene doğru sokağa çıkacakken şemsiye alsam mı almasam mı ikilemi yaşadım, beş dakikada bir güneş açıyor sonra bulut topluyor. Derken güneş varken yağmur başladı, hem de neredeyse sadece bizim ve karşı apartmanın üstüne yağacak, sokağın iki tarafına yağmayacak şekilde...
Böylece sokağa çıkarken şemsiye aldım ve sonuçta yağmur birazdan kesildi.

Öğleden sonra biraz dökülmüş yaprak görmek, yağmurdan sonraki toprağın kokusunu içime çekmek istedim ve Göztepe parkına gittim. Şansıma dökülen bütün yapraklar toplanmış, çimler biçilmişti, neyse ki havada güzel koku vardı. 
Dolmuşla Suadiye'ye geldim, eve doğru yürümeden denizi seyrettim.



İşte bugünün havası ve sahildeki yansımaları,
Havada deli bulutlar, adaların üstünde parlayan güneş,
Karşı sahilin üstünde yine bulutlar...

23 Kasım 2025 Pazar

23 Kasım Pazar

Nerdeyse dünün aynısı bir bugün geçirdim. 
Hiç şikayetim yok ve fakat anlatacak eğlenceli bir konu da yok.

Ha şöyle bir fark oldu, gece kızımın uçaktan indiğine ve pasaport kontrolüne gittiğine dair kısa bir konuşma yaptık. Geceyarısından sonra kapıdaki anahtar sesini duydum ve oh dedim.

Bir de sabah oğlum normal hattan telefonla aradı ve numarasını görünce gülümsedim. Dün memlekete geldiler ve gelinciğimin anne babasıyla birlikte bir ılıman iklim tatili yapmak için Antalya'da buluştular. 



Bugünkü yürüyüşten bir pembe,
Mahallenin apartman bahçelerinde açan gül goncalarından,
Bu gece yağmur gelecekmiş diye hasretle beklemedeyim.

22 Kasım 2025 Cumartesi

22 Kasım Cumartesi

Hemen her cumartesi günü gibiydi; bugün de günün çoğunluğunda annemle birlikteydik. 

Öğleden sonra bir kez market alışverişi için çıktım, bir kez butik AVM'mize gittim, kıvır zıvır başka şeylerin alışverişini yaptım.

Hava ziyadesiyle ılıktı. Sokağa ilk çıkışımda kalınca bir hırka giymiştim, sonraki seferde onu çıkardım daha ince bir şey giydim.

Günden kalanlar böyle işte....



Dün pazardan aldığım cennet elmaları,
Tam mevsimindeyiz,
Trabzon hurmasıyla ne farkı var derseniz, bunlar genellikle daha ufaklar ve içlerinden mutlaka çekirdek çıkıyor, bir de kabukları daha kalınca oluyor,

21 Kasım 2025 Cuma

21 Kasım Cuma

Sabah kahvaltıda müzik dinliyordum. Kim bilir kaç senelik bir şarkı çalmaya başladı. 
Bir kaç sene önce bir arkadaş grubuyla  birlikte söylemek için çalışmıştık. Üç dakikalık bir şarkıyı ezberlemek ne çok tekrarla olabilmişti, şaşıp kalmıştık.
Şimdi o Yastıklı Şarkı'nın bir arşiv kaydı burada, şarkının nakaratındaki gibi vay vay diyorum, seyredince anlayacaksınız, neden? 

Sabah pazar alışverişini yaptım,  bir kilo hamsi ayıkladım, sonra öğlende pilatese gittim.
Pilatesten sonra biraz yolu uzatıp caddeden dönmeye karar verdim. Şuraya mı uğrasam, buraya mı diyerek gönül gezdirirken kaç gündür aklımdan birlikte bir kahve içsek diye geçirdiğim arkadaşıma Ş.cuğuma rastladım. Kalbim temiz dedim kendisine, aklımdan geçiyordun, karşıma çıktın.
Oturduk, kahvelerimizi içtik ve sohbeti koyulttuk. Daha ne olsun?



Caddenin yılbaşı süsleri yavaştan ışıklanmaya başlamış.
Gerçi henüz "yılbaşı geliyor" ruh haline giremedik sanki, bugün pilates hocamla konuşuyorduk bu konuda. 
Sanırım havanın uzatılmış pastırma yazı halleri de yılbaşı mı geliyor şaşkınlığına sebep oluyor.

20 Kasım 2025 Perşembe

20 Kasım Perşembe

Sabah evde kalorifer kollektör vanası değişimi için usta ve tamirat işleri vardı. 
Dünden bizim kızlar sinemaya gitmek yazışmaları yaparken "yetişebilsem keşke" diye düşünmüştüm. Malum, usta işleri  bir başladı mı sonu nereye ulaşır bilinmiyor. 
Derken usta vakitli geldi, işin pratik şekilde halli için uğraştı ve tamirat uzamayınca öğleden sonraki film programına yetişebileceğim anlaşıldı.

İlk önce Pelin Esmer'in filmine gitmek konuşuluyordu, sonra kızlar fikir değiştirdiler ve Mert Baykal'ın yönettiği Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit'in oynadığı Yanyana'ya gitmeyi tercih ettiler.
Çok da iyi yapmışlar, bir kaç yerde gülmekten karnım ağrıdı diyebilirim. Şurada filmden bazı sahneler eşliğinde İtfaiye şarkısını dinleyebilirsiniz.

Filmden önce gösterilen fragmanlardaki neredeyse bütün Türk filmlerin komedi olmasına ne dersiniz? 
Sanırım insanlar günlük hayatta imdaattt dedikleri bir noktadalar ve artık hiç değilse gülmek istiyorlar.



Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varmış.
Bu fincanın 19 Kasım 2022'den Ankaralı bir anısı var. 

19 Kasım 2025 Çarşamba

19 Kasım Çarşamba

Sabah erkenciydik, kızımı yolcu ettim, selametle ulaşmasına dair haberleri takip etmeye başladım.
Sonra kahvaltımı yaptım, hazırlandım Suadiye istasyonuna yürüdüm.
Babalarımızın aynı yıllarda Yenişehir'de birlikte görev yaptığı bir çocukluk arkadaşımla buluştuk.
Sahile yürüdük,  deniz manzaralı Beltur Cafe'de oturduk, uzun uzun sohbet ettik. 
Onun yakın zamanda kaybettiği annesinden, eşleri arkadaş olan annelerimizin arkadaşlıklarından, mahallemizden konuştuk. Sonra kendi çocuklarımız, şimdiki hallerimiz de  sohbete dahil oldu.
Bulutlu, hafif lodoslu, gri bir günde anılar anılar canlandı...



Adalar manzaramız genellikle gri yoğunlukluydu.
Bazen gün ışığı bulutların arasından sıyrılıp denizde ışık oyunları yaptı.
Bazen martılar ve kargalar uçuştu, bir karabatak gördük.
Bir de havaya aldırmadan denize girmiş yüzen bir denizsever yüzümüzü gülümsetti.

18 Kasım 2025 Salı

18 Kasım Salı

Bugün ne yapsam acaba, yürüyüşe mi çıksam diyordum ki birinin merdivenden indiğini duydum. O sırada antreden geçiyordum, merdivende ayak sesleri duydum, asansör kullanmayan da kim ki diye düşündüm ve göz deliğinden baktım ve gördüm ki Bayan E. imiş. 
Kapıyı açıp seslendim, cevap olarak "biliyor musun asansörde kaldım" dedi. Nasıl oldu filan derken, konuşmanın devamında bir spor merkezini görmeye gittiğini öğrendim ve "benimle gelir misin" deyince günün programı belli oldu. 
Kendisine de söylediğim gibi böyle tarihi bir anı kaçırmayı hiç istemezdim, canım arkadaşım ve spor salonu bir araya gelmesi pek söz konusu olmayan bir ikilidir, zira.
Nitekim gittiğimiz merkezin hiç ona göre bir yer olmadığı daha onuncu saniyede belli oldu ve salondakilere çok teşekkür ederek kendimizi dışarı attık ve dışarı çıkınca konuya dair abartılı değerlendirmelerimizle güldük, eğlendik.
Sonra oturup birer kahve içtik, sohbet ettik ve yürüdük. Böylece günün spor niyetli kısmı uzun bir yürüyüşle amacına ulaşmış oldu.  



Bitkilerin geometri anlayışı mı desem yoksa doğanın mimari zarafeti mi?