10 Aralık 2025 Çarşamba

10 Aralık Çarşamba

Bugün İstanbul trafiğinde fink attım, her çeşit araca bindim indim. 
Ulus'ta bir toplantıya gitmem gerekiyordu, saatinde ulaşabilmek için bizim tarafın metrosuna binip, Ünalan'da  metrobüse aktarma yaptım. 
Zincirlikuyu'da indikten sonra toplu taşımayla devam etmeye cesaret edemedim, taksiye bindim.

Toplantıdan sonra karşıya dönüş yolunda otobüsle Beşiktaş'a ulaştım. İskeleden Üsküdar motoruna bindim ve hoop beş dakikada karşı kıyıdaydım.
Aslında normal olarak Kadıköy'e geçip oradan metro ile devam ederdim, ama bu defa trenle gidip Erenköy'de inmem ve minibüs caddesinde bir iş halletmem gerekiyordu.
Tam da öğlen tatiline rastlayan bir zaman olunca, Üsküdar'a gelmişken Kanaat Lokantasına gitmek şart oldu. Yemeğimi yedikten sonra trene binmek ve Erenköy'de indikten sonra minibüs caddesine inmek, bir kaç ay öncesinin bazı anılarını canlandırdı zihnimde, güldüm geçtim.

Sonunda eve ulaştığımda bacağımı uzatıp dinlenmek ve dün geceki uykusuz gecenin etkisiyle biraz uyuklamak iyi geldi. 

 

Motorun Beşiktaş iskelesinden ayrılmasından hemen sonrasındayız...

9 Aralık 2025 Salı

9 Aralık Salı

Mevsim normallerinde bir kış gününden merhaba!
Öğlene doğru sokağa çıktığımda hava serindi ve yağmur atıştırıyordu. Bu durum, Kraliçe Elizabeth'in günden memnuniyetini gösteren skalada ortalarda bir yerde yer almamı sağladı. 
Sonra Kazasker tarafındaki işlerimi bitirip, okuyup bitirdiğim  Nejat İşler romanını vermek üzere kapısını çaldığım Şulem, "dersim bitti, gel kahve içelim" dediğinde oldukça yukarılara çıkmıştım ki zaten yarım saatlik molanın sonunda artık ikimizin de yüzü gülüyordu  "Çok Yaşa Elizabeth" kıvamına gelmiştik.

Eve dönüş yolunda butik AVM'mizdeki markete uğradım, annemin siparişlerini ve bizim evin ihtiyaçlarını aldım. 
Annemin biten sesli kitapları yerine yenilerini tablete yükledim. 
Kızım eve uğradı, vergi dairesindeki işini halletmiş, mağazaya iade edeceği nesneleri yüklendi tekrar çıktı.
Kardeşimle konuştuk, durum teatisi ve bilgi alışverişi yaptık.
Gün bitti gibi, hava kararıyor artık.



Yılbaşı ağacı kurulmuş, mağazaların ışıkları ağacın ışıklarını bastırmış gibi...

8 Aralık 2025 Pazartesi

8 Aralık Pazartesi

Bu mevsimin ilk kış gibi günüydü, ilk kez bere taktım başıma. Yağmur gece yağmış, sabahtan sonra yine sprey halliydi; şemsiye açsan yağmur mu yağıyor dedirtecek, açmasan neden üzerim nemlendi dedirtecek cinsten.

Bir kaç gündür aldığım bir destek (glukozamin) var(dı). Dün şişesinde kırık tablete rastladım. Bu da nereden çıktı deyip şişeyi boşaltınca gördüm, en az on tane kırık tablet var. Zaten altı tanesini ancak kullanmışım, bir - iki değil de on tanesi kırık olunca tepem attı. 
Müşteri ilişkilerine mail attım. Cevap geldi, ürünü aldığınız eczaneye götürün onlar bize iletsin, inceleyelim, diyor. İyi de, nasıl iş bu? Devlet dairesi gibi prosedür, inceleme filan?
Yeniden yazdım, kullanıcı dostu bir yaklaşım değil bu, daha kolay bir yolu yok mu? Cevap geldi, ürünü aldığınız eczanenin bulunduğu şehir, semt ve eczane adı nedir diyor.
Yazdım gönderdim, sonra eczaneyi aradım, görevli genç "abla getirin bize, mümessili arar, değiştirtiriz" dedi.
Bu kadar kolaysa, ilaç firmasının bürokratik davranışı neden? Anlamadım, doğrusu.



İstanbul'da Aralık ayında deniz üstünde kış havası nasıl olur derseniz, fotoğrafı büyütüp bakın derim.
Belki bugün tam olarak böyleydi, oysa fotoğrafın tarihi 2019 yılı  Aralık ayı...

7 Aralık 2025 Pazar

7 Aralık Pazar

Az önce hava iyice karardı ve tüm günkü siğil siğil yağmasının tersine yağmur hızlı hızlı yağmaya başladı. 
Annem sabah sormuştu, geceki gök gürlemesini duydun mu? Yağmuru duydum ama gök gürledi mi hatırlamıyorum dedim.
Cumartesi günkü gereksiz ılık havadan sonra, bugün yağmur yağdığı ve hava sıcaklığı mevsim normallerine yakın geldiği için mutluyum, itiraf ediyorum.

Öğleden sonra kardeşim ve yeğenim annemi görmeye geldiler.
Bu defa kızımda evdeydi, böylece kız kıza kahve partisi yaptık, üstüne de kabak çekirdeği çitledik.
Bir ara son yaptırdığımız kan tahlilleri ve oradaki değerler konuşuldu. Tuhaf şekilde nesil gençleştikçe sağlık ölçüleri daha hassas hale gelmiş gibi. Torunların ikisinin de demir değerleri ananelerinden düşük. 
Diyorlar ya, topraktaki besin azaldıkça, üretilen meyve sebze de besleyici olmaktan uzaklaşıyor, doğru gerçekten.
Ne acayip zamanlara gidiyoruz yahu!



Eylül ayında bir saksıya lavanta tohumu olduğunu sandığım bir şeyler ekmiştim.
Bir şeyler çıktı, ama hangisi nedir pek de anlayamıyorum henüz.
Dışarıda yağmur hızla yağarken saksıyı ıslansın diye havalandırırken...

6 Aralık 2025 Cumartesi

6 Aralık Cumartesi

Sabah annemin bir ilacı için rapor alınması ve reçetenin yeniden yazılması gerekliliği ortaya çıkınca, hastane gezmesi yaptım. 
Hastane gezmesi diyorum, çünkü raporu yazdır, onayını al, kontrol randevusu açtır, ilaç yazdır, eczaneden ilaçları al derken sabah sporu olarak epey bir adım attım. 

Öğleden sonra arkadaş buluşmasına giderken, trafik tüm yolları  geçilmez hale getirince ( daha doğrusu, daha hızlı gitmek amacıyla bindiğim taksi bir noktada hareketsiz kalınca diyeyim ) araçtan indim yine yürüdüm. 
Eve dönüşte Bostancı sahilden eve yürüyüşümü de sayarsak, bugün kendimi yıldızlı  pekiyi almış sayıyorum.  

Fakat, trafikte gidemeyen taksinin şoförü son yıllarda tanıdığım en kalender sürücüydü sanırım. "Nereden isterseniz oradan giderim, inmek istediğiniz noktada dururum, ne yapalım trafik hali böyle, gitmeyince gitmiyor" filan diyen, adeta sinirleri alınmışcasına sakin bir portre çizen, tatlı tatlı sohbet eden şoföre bayıldım. 
Yolu açık olsun, ne diyeyim.



Apartman bahçesinin pisi heyetinin gediklilerden birisidir kendisi,
Öğlenki güneşi fırsat bilmiş, güneşleniyor. 

5 Aralık 2025 Cuma

5 Aralık Cuma

Yine sıradan bir Cuma günü olacaktı, biri hoş ve tatlı diğeri biraz endişe verici iki şey değişik gün olmasını sağladı. 

Sabah mide ilaçlarımı almış, kahvaltı yapıyordum ki bir öksürük başladı. Önce acele ettim ve boğazıma bir şey kaçırdım sandım, o sırada yarım ceviz atmıştım ağzıma. 
Olmadı, geçmedi; çay içtim, su içtim, bir şeyler yedim, ı-ııhh! Hatta kızım odasında kalktı geldi, öksürüğü duyunca, "anne su içsene" diye hafif bir fırça bile kaydı. 
Bir pastil aldım ağzıma, o biraz sakinleştirdi, yine de gün boyu ara ara öksürdüm.
Derken aklıma geldi, şu bir aydır süren ve artık sonuna yaklaştığımız mide tedavisindeki ilaçlardan biri mi dokundu acaba? Doktorumu aradım, muayenede imiş, sıkıntımı mesajla gönderdim, bakalım ne cevap gelecek. 

Gelelim tatlı konuya, bugün ilk doğum günü hediyem elime ulaştı, Leylakcığım her zamanki ince düşünceli haliyle yeni yıl ajandamı gönderdi. 
Böylece yeni yıla dair bir inanış da geldi üstüme, zira havanın bu sonbahar hali sürdükçe Ocak ayının gelebileceğine inanmakta zorlanıyordum. 

Günün diğer zamanları pazar alışverişi, market alışverişi, yerleştirme, yemek ayarlama rutiniyle geçti.



Maltepe parkında yürürken eskiden bu alanın deniz olduğunu düşünmek tuhaf geliyor bana.
Tren istasyonundan çıkınca, eskiden denizin içinde olan ünlü Bakireler Anıtı'nı bile karada görmek tuhafken, şimdi denize ulaşmak için ondan sonra daha metrelerce yürümek gerekiyor.


4 Aralık 2025 Perşembe

4 Aralık Perşembe

Aralık ayında bir güne hiç de benzemeyen güneşli bir perşembe gününü geride bırakıyoruz, bu gece dolunay olacak. 
Dün gece yatmadan önce gökyüzüne baktım, dolunaya bir kala aydede tepede pırıl pırıldı. Bir de jüpiter yine kocaman parlıyordu, doğu ufkundan epey yukarıda.

Sabah pilates  dersine gidene kadar enerjim iyiydi, sonra sanki derste biraz enerjim düştü, bazen böyle oluyor  her nedense?
Dersten sonra üstümü değişirken kardeşim aradı, Kadıköy'e gideceğim, çarşıda bir iki işim var, buluşalım istersen dedi.  Hemencecik zihnimde rotamı değiştirdim, caddeden dolmuşa bindim, metrobüsle gelen bacımla Söğütlüçeşme'de buluştuk.

Aman da aman! Söğütlüçeşme pek bir şık şıkırdım olmuş, Terminal Kadıköy adında bir takım mekanlar yapılmış, tren, metrobüs, marmaray, otobüs bağlantıları arasında eli yüzü düzgün bir merkez çıkmış ortaya. Eski gecekondu misali bağlantılardan çok daha iyi ve medeni olmuş.

Kadıköy çarşısı her zamanki gibi canlıydı. Baylan henüz yılbaşı vitrini yapmamış, Cafer Erol ışıklı vitrin yapmış olmalı dedik, bakacaktık, unuttuk. Demek ki haftaya bir kez daha Kadıköy seferi yapmalı. 



Terminal Kadıköy'ün kapılarından birinin önünde buluştuk,
Pazaryolu'nu solumuza alıp Boğa heykeline doğru yürümeden hemen öncesindeyiz.