24 Temmuz 2024 Çarşamba

24 Temmuz Çarşamba

Bugün yaptığım en önemli iş, Fatih Akın'ın 2005 tarihli belgesel filmi "İstanbul Hatırası : Köprüyü Geçmek"i izlemek oldu.
Önce tereddüt ettim, yıllar önce sinemada gösterildiğinde seyrettim zaten, yine seyretsem mi?  
Sonra, müzikleri tekrar dinlemek hoş olur diye düşündüm ve izlemeye başladım. İyi ki tekrar seyretmişim. 
Öncelikle, aradan geçen neredeyse 20 senede filmde unuttuklarım olmuş, eksik hatırladıklarım vardı. Ayrıca İstanbul'un 20 sene önceki halini izlemek, Beyoğlu'nun ağaçlı halini hatırlamak, henüz Galataport olmamış yıkılmamış Karaköy liman sahilini görmek çok etkileyiciydi.
Avrupa Birliğine girmek ihtimali üzerine hayal kuran, kendisini özgür hisseden bireylerden oluşan bir toplumu görmek, kaybettiklerimizi hatırlamak ise yürek burkucuydu.
Burada filmin yeniden gösterilmesi nedeniyle Fatih Akın'la yapılan bir söyleşi var. Filmi izlerseniz,  sonra söyleyişi de dinlemek keyifli olacaktır.
Filmi şöyle bir hatırlamak isteyenler için fragman burada. 



Bu sabah gördüm, mahallemizin narları olmaya başlamışlar,
Biraz erken değil mi? 
Belki de değil, bu sene tropik iklime geçiş yaptık ya...

6 yorum:

  1. "Dürtme içimdeki narı, üstümde beyaz gömlek var." diyeyim o zaman ben de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah! Bu dizeler! <3
      Filmi ister misin, göndereyim mi?

      Sil
    2. Yok canım, yazlıkta izleyemem.sağol

      Sil
  2. Sırf o nedenle istiklale gitmedim bir daha, hatıralarımda hala ağaçlı o yol....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de sen İstiklal'le ilk kez o ağaçlar zamanında tanıştığın için böyle hissediyorsun, C.ciğim. :)
      Oysa ben, ortasından araç geçen İstiklal'i de gördüm, caddenin araç trafiğine kapatılıp, sadece yayaya açıldığı halini de, sonra tramvay yolunun kenarlarına ağaç dikildiğini de yaşadım, o ağaçların söküldüğünü de. Şimdilerde yine ağaç var caddede, büyük büyük saksıların içinde ama olsun, ağaç. :)
      İşte tam bu nedenle, orası canlı ve devinen bir organizma olduğundan, o caddeden vaz geçmem mümkün değil, İstiklal'e çıkmamamın imkanı yok.

      Sil

Hoşgeldiniz!